Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) tarafından, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonuyla yürütülen “Sürdürülebilir Sosyo-Ekonomik Entegrasyon için Girişimcilik Kapasitelerinin İyileştirilmesi (ENHANCER) Projesi” kapsamında “Gıda Ve Tarım Teknik Girişimcilik Eğitimleri” Ankara, Bursa, Hatay, İzmir, İstanbul ve Şanlıurfa illerinde ikamet eden Türk vatandaşları ve geçici koruma altındaki Suriyeli girişimcilere yönelik olarak gerçekleştirilmektedir.
‘’Gıda ve Tarım Teknik Girişimcilik Eğitimi” ile girişimcilerin girişimcilik alanında ileri seviyede beceriler kazanamsı, gıda ve tarım ekosistemine dahil olarak iş bağlantılarının geliştirilmesi hedeflenmektedir.
‘’Gıda ve Tarım Teknik Girişimcilik Eğitimi” Şanlıurfa eğitimi ile devam etmektedir.
Eğitim aşağıdaki modülleri kapsamaktadır:
- İş Planı Hazırlama
- Şirket Kurma
- Sektörel ve Bölgesel Hibeler ve Teşvikler
- Gıda ve Tarım Alanındaki Uygulamalar
- Pazarlama
- Fiyatlandırma
Eğitimler 3 gün gün yüz yüze gerçekleştirilecektir. Katılımcıların katılım sertifikası alabilmeleri için eğitimlerin en az %75’ine katılmaları gerekmektedir.
Şanlıurfa Eğitim tarihi:
11 – 12 – 13 Eylül 2024
“Tarım ve Gıda alanında ENHANCER Teknik Girişimcilik Eğitimleri” kayıt linkine aşağıdan ulaşabilirsiniz:
Ece’nin Başarı Hikayesi
Kadınlar Hatay’ı Yükseltecek
Merhaba, ben Ece Süral. Hikayem, küçük yaşta çalışmaya başlamamla başladı ve beni bugün olduğum yere getiren zorlu ama son derece öğretici bir yolculuğa sürükledi. 12 yaşında terzi, mağaza asistanı ve pazarlarda, fabrikalarda çalışarak işe başladım. 18 yaşında evlendim ve 20 yaşında anne oldum. Hamileliğim sırasında, eşimden gördüğüm psikolojik istismar nedeniyle kendi ayaklarım üzerinde durmaya karar verdim.
Bu dönemde, el yapımı takılar yapmaya başladım. Tığ işi ve dantel yaparak kendi paramı kazandım. Küçük kızımı beklerken, 5 dönümlük bir araziye salatalık ekimi yapıp sekizinci aya kadar hasat ettim. Biber ve domates salçası yapıp satarak ekonomik bağımsızlık kazandım. Eşim iyi ürünleri toptancı pazarına götürüp satarken, ben gizlice ikinci kalite olanları satarak kendi masraflarımı karşılıyordum.
2007’den 2018’e kadar bahçecilik, hayvancılık, ticaret ve el yapımı ürünlerin satışını yaptım. Hatay ürünleri sattım ve Denizli’den getirdiğim kuru üzümleri yıkayıp kurutarak paketleyip sattım. Bu arada açık öğretimle ortaokulu tamamladım ve şu anda liseye devam ediyorum. Aynı zamanda kozmetik ürünler de sattım ve hala satmaya devam ediyorum.
Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan ilk kadın kooperatifi olan “Üreten Eller Kadın Kooperatifi”nde yer aldım. Belediyenin desteğiyle 250 kadın girişimci için seralar kuruldu. Bu seralardan birinde yer aldım. Beş yıl boyunca Hatay Antakya’da peyzaj üretimi yaptık. Belediye desteği çekildiğinde, seralar bize kaldı ve ben hala burada üretim yapmaktayım. Bu süre zarfında birçok yan iş yaptım, kooperatif belgesi aldım, topraksız tarım eğitimi aldım ve girişimcilik programlarına katıldım. Kadın odaklı işler yapmak istedim ancak destek bulamadım.
Öğleden sonra pazardan kalan domates kasalarını alıp evde salça yapardım. O zamanlar 14 ve 10 yaşında olan kızlarım bana yardım ederdi. Müşteri ağım genişledikçe, ürünlerimle daha fazla insana ulaşma ihtiyacı hissettim. Hastanede tanıştığım insanlarla sohbet ederek ürünlerimi tanıttım ve iletişim kurmak için telefon numaramı verdim. Ayrıca ineklerimden elde ettiğim sütten lor peyniri ve tereyağı yapıp sattım. Sipariş aldığımda, komşulardan süt alıp peynir yapıp satardım.
Şimdi, hayalim bir kadın kafesi açmak. Burada, kadınlar için sosyalleşme alanı sağlamak ve aynı zamanda kadınların ürettiği ürünleri satmak istiyorum. ICMPD Tarım ve Gıda Teknik Girişimcilik eğitimi sayesinde iş planı yazmayı öğrendim. Mentor desteğiyle bir iş planı hazırladım ve hibe programlarına başvurmaya hazır hale geldim. Hatay’da kadınları yükselteceğim ve bu değişimin öncüsü olacağım.
Bu, mücadelelerle dolu ama aynı derecede umut dolu hikayem. Başarının sırrı inanmaktan ve asla vazgeçmemekten geçer. Hatay’daki birçok kadının başarısı için çalışmaya devam edeceğim.
Ece Sürel
Hatay/Antakya
Arka Plan: Nidal Mustafa’nın asıl mesleği öğretmenliktir. Bölgeye geldikten sonra başlangıçta tekstil sektöründe çalışmış ve ardından UNICEF ve Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde geçici eğitim merkezlerinde Suriyeli öğrencilere üç-dört yıl boyunca öğretmenlik yapmıştır. Şu anda işsiz olan Nidal, aynı zamanda tekstil sektöründe çalışmaktadır.
Yeni Bir Girişim: Nidal, süt ürünleri sektörüne adım atmayı ve bir işletme açmayı hedefliyor. Tekstil sektöründe çalışmaya veya başka bir yerde iş aramaya devam etmek istemeyen Nidal, kendi işletmesini kurma hayali kuruyor.
Süt Ürünleri Deneyimi: Nidal şu anda süt ürünleri üretip satmıyor olsa da, Suriye’de yaşarken süt ürünleri üretimi konusunda önemli bilgi ve deneyim kazanmıştır. Bir köyde büyüyen Nidal’ın ailesi inek ve koyunlara sahipti ve Nidal, bu hayvanlara bakmaktan ve ailesine süt ürünleri üretiminde yardımcı olmaktan sorumluydu. Bu geçmişi, yeni iş girişimini sürdürmek için gerekli uzmanlığı ona sağlamıştır.
Zorluklar ve Bunların Üstesinden Gelme: Nidal’ın işini kurarken karşılaştığı en büyük engel finansal, yani sermaye eksikliğidir. Ayrıca, kendisine yardımcı olacak bir veya iki çalışana ihtiyacı olacaktır. Bu zorluklara rağmen, Nidal süt temin edebileceğine ve ürünlerini yerel mağazalara, tanıdıklarına ve müşterilere dağıtmak için bir arabası olduğuna güvenmektedir.
Eğitimden Edindiği Bilgiler: Nidal, eğitimin son derece faydalı olduğunu düşünüyor. Bir iş planı oluşturmayı öğrendi ve sosyal ve çevresel etkiler gibi kilit konular hakkında fikir edindi. Eğitim sayesinde zayıf yönlerini fark eden Nidal, bu zayıf yönleri nasıl etkili bir şekilde ele alacağını öğrendi. Şimdi, eğitimden aldığı sertifikayı önemli bir başarı ve hayatında ileriye doğru atılmış bir adım olarak görüyor. Nidal, yeni iş yolculuğuna başlarken şirketlerden ve firmalardan destek aramayı planlıyor.
Bursa’nın İznik ilçesine bağlı Candarlı köyünde doğduk. Eşlerimizin işleri nedeniyle Bursa’ya taşındık, ancak köyümüz her zaman bir emeklilik planı olarak aklımızda kaldı. Ev hanımı ve ilkokul mezunuyduk. Büyük bir şehirde sadece eşimizin maaşıyla yaşamak bizim için oldukça zordu. “Çocuklarımı okutmak için para kazanmam gerekiyordu. İlkokul mezunuyum ve eğitimime devam edememek benim için hep bir pişmanlık olmuştur. Bu yüzden kızlarımın eğitimine öncelik verdim.” (Asiye Can)
Babamız köyümüzün muhtarıyken, ORKÖY (Orman ve Köy İlişkileri Dairesi Başkanlığı) köyümüze tarımsal teşvikler sağladı. Babamız bu teşviklerden bahsederken, ben nasıl faydalanabileceğimi düşünmeye başladım; babama yaban mersini yetiştirmek istediğimi söyledim. Şehirde yaşadığımız için, köye sık sık gidip gelmek (ki köyümüz bir buçuk saat uzaklıktaydı) herkese gerçekçi gelmedi. Pes etmeyi düşündüğümüz birçok zaman oldu, ancak çabalarımız ve hayallerimiz bizi motive etti ve fikrimize bağlı kalmamızı sağladı. Babamız ve kayınpederimiz bize arazilerini verdiler ve yaban mersini yetiştirmeye başladık. Babamız bizim ilk yatırımcımız oldu ve desteğini asla unutamayız.
“Bu işe ilk başladığımda, çocuğum 5 aylıkken erken doğdu; onu neredeyse tarlada büyüttüm.” (Asiye Can)
Çocuklarımızı tarlada yaptığımız işlerle büyüttük ve eğittik. Köydeki evlerimiz başlangıçta satılacak arazi gibi görünürken, hem gelir kaynağımız hem de kaçış yerimiz oldular. Ürünlerimizi ailecek yetiştiriyor, hasat ediyor ve satıyoruz. Bu iş sayesinde köyümüz kırsal turizme açıldı ve festivallere ev sahipliği yapmaya başladı. Tek kişiyle başladık ve ürünümüz ağızdan ağza yayıldı. Sosyal medya da bu süreçte büyük katkı sağladı. Gençler köy konusunda hevesli ve çeşitli fikirler üretiyor.
Bugün köyde “senin ürünün, benim ürünüm” kültürü yok; eğer bu yıl senin ürünün yoksa, benim var. Tarlaya gidemediğimde, arkadaşlarımın ürünümle ilgileneceğini, sulamadan satmaya kadar her şeyi yapacaklarını biliyorum. Resmi eğitim almadığımız halde, bu işi bugün iyi yapıyoruz ve başkalarının bize sorduğu bir değerimiz var. Kimse bunu yapabileceğimize inanmadı; kadın olarak önce kendimize, sonra çevremize kendimizi kanıtladık. Geçtiğimiz 8 yıl boyunca çok farklı süreçlerden geçtik. Başlangıçta insanlar fikrimize inanmadılar ve olumsuz tepki verdiler. Kişisel bir motivasyon olarak başlayan şey, köy ve köydeki kadınlar için yarattığımız yeni bir değere dönüştü ve zamanla sadece bizi değil, tüm köyü dönüştürdü. Geçmişte, kızlara miras verilmezdi ve verilse bile, çorak araziler verilirdi. Bu meyvenin en büyülü yanı, çorak arazileri sevmesi; dezavantaj gibi görünen bir şeyi kadınlar için bir fırsata dönüştürdü. Köydeki tüm kadınlar, üretimden dağıtıma kadar kaynaklarıyla bizi destekliyor.
Ürünlerimizin üretiminden satışına ve dağıtımına kadar her şeyi kendimiz yapıyoruz. En başından beri her süreci kendimiz yönettik; kimyasal ilaç kullanmadan bahçeyi elle temizliyoruz. Çalıştığımız meyve de çok hassas; gübresi, suyu ve ihtiyaçları tıpkı bir çocuk gibi benzersiz. Bu bilinçle, ürünümüzü bir bebek gibi yetiştiriyoruz.
Girişimcilik çok değişken bir süreç olabilir; bazen ürünümüzle baş başa kaldık, bazen de müşteriler tarlada sıraya girdiler. Süreci yaşamak bize her yıl yeni bir şeyler öğretiyor. Bugün girişimci olmak isteyen herkese şunu söylüyoruz: “Eğer başkası yapıyorsa, sen de yapabilirsin.” Bir fikriniz varsa, ne olursa olsun denemelisiniz. Tarım ülkesiyiz ve her zaman üretime ihtiyacımız var. Ürettiğimiz ürünü gerçekten seviyoruz; yaban mersini çok değerli ve hassas bir meyvedir. Aroması ve faydaları ile henüz herkesin adını duyduğu ve alabileceği bir ürün değil. Gelecekteki hedefimiz, taze ürünle birlikte yaban mersini meyvesini daha iyi tanıtmak, üretim kapasitemizi artırmak, yaban mersinini herkesin erişebileceği hale getirmek ve tesisler kurarak sirke, marmelat, kurutulmuş yaban mersini ve reçel gibi yan ürünler üretmek. Pazarımızı ve markamızı büyütmek istiyoruz. ICMPD’den aldığımız eğitim, işimizi daha organize bir şekilde ele almamızda bizi destekledi. İş planımızla ilgili geri bildirim veren eğitmenimiz Berfu Hanım, yeni pazarlar ve pazarlama stratejileri konusunda çok yardımcı oldu. Eğitimden öğrendiklerimiz ve hedeflerimizle daha cesur olmayı ve büyüme fırsatları yaratmayı umuyoruz.
Sultan Arkan & Asiye Can
Bursa
Annesinin Hayalini Gerçeğe Dönüştüren Girişimci
Vuslat Baran Oktay – Eski İskele Artisan Jams
Ben Vuslat Baran Oktay. 2020 yılından beri annemle birlikte İzmir, Ödemiş’in İlkkurşun köyünde ‘Eski İskele Artisan Jams’ markası altında ev yapımı reçeller üretiyoruz.
İlkkurşun’da, dedelerimizden miras kalan 15 dönümlük bir bahçede, annem 2005 yılından beri bir kahvaltı kafe işletiyor. Bahçemize meyve ve zeytin ağaçları dikti ve uzun süre boyunca kendi yaptığı reçelleri kahvaltılarda sundu ve dükkanında perakende olarak sattı. Yoğun iş hayatıma rağmen köyle olan bağımı hiç kaybetmedim. Kurumsal hayatta aradığımı bulamayacağımı anladığımda, annemin yarattığı değeri dönüştürme fikri ağır bastı ve köye taşınmaya karar verdim.
Pandemi döneminde, masalar ve sandalyeler kaldırılınca ve işletmeler yavaş yavaş kapanmaya başlayınca, kendimize alternatif yollar aramak zorunda kaldık. Ürettiğimiz reçelleri toptan satma fikri her zaman aklımızdaydı ama pandemi bu konuda itici bir güç oldu. Ödemiş İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile yaptığımız görüşmeler sonucunda, ev hanımlarının aile bütçesine katkıda bulunabileceği bir devlet destek programıyla tanıştık. Bu program sayesinde ‘evde üretim izni’ aldık ve ürünlerimizi online satma fırsatı bulduk. İşimiz hızla gelişmeye başladı ve artan taleple birlikte, annemin meşhur ev yapımı reçelleri çok daha geniş bir kitleye ulaşmaya başladı.
Kurumsal hayata alışkın olmama rağmen, girişimciliğin tamamen farklı olduğunu öğrendim; kendime hangi soruları soracağımı bilemediğimi fark ettim. Bu süreçte çeşitli girişimcilik eğitim programlarına katıldım. Bu programlar, nereden başlamamız gerektiği, ürünümüzü nasıl satacağımız, fiyatlandırma stratejileri ve satış sonrası süreçler hakkında farklı bakış açıları kazandırdı. Bu girişimcilik eğitimleri sayesinde Migros, Hepsiburada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Hilton gibi büyük kuruluşlarla doğrudan bağlantı kurma fırsatımız da oldu.
Kendi işini kurmak büyük bir sorumluluktur. Ürünü üretmek ve ona güvenmek yeterli değildir. Kendi işiniz olduğunda, tedarikten paketlemeye, üretimden reklama kadar tüm süreçleri planlamak zorundasınız. Bu süreçte sürdürülebilirliğin ve yeşil ekonominin ne olduğunu ve etrafımdaki gıda toplulukları, kooperatifler ve kurumların bana nasıl yardımcı olabileceğini öğrendim. Reçellerimizin gübresiz, ev yapımı ve katkısız olduğunu bilmek ve bunların doğa ve insan sağlığına faydalarını anlamak, bu işi sürdürmemde en büyük motivasyonum oldu.
Girişimcilikte ağ kurmak son derece önemlidir; yeni bir girişimcinin kiminle iletişime geçeceğini ve kimden destek alacağını bilmesi kritik önem taşır. Tarım ve gıda sektöründe çalışmak isteyen girişimciler için gıda topluluklarıyla bağlantı kurmak özellikle değerlidir. Bu bağlamda, ENHANCER programı kapsamında aldığımız eğitim, iş planlarına stratejik olarak yaklaşmak ve şehirdeki diğer girişimcilerle tanışmak için harika bir ağ kurma fırsatı sağladı. İzmir grubu olarak, özellikle interaktif oturumlardan çok faydalandık ve kendi aramızda paylaşım yapma fırsatımız oldu.
Önümüzdeki en büyük hedefimiz, Eski İskele Artisan Jams adı altında markalaşmak ve kalıcı olmaktır.
Vuslat Baran Oktay
İzmir